IFS Türkiye Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ergin Öztürk’ün dijital dönüşüm konusunda organizasyonların geldiği noktayı ve bu alanda atılması gereken adımlar hakkındaki görüşlerini aktardığı röportajını sizlerle paylaşıyoruz;
IFS İsveç kökenli bir teknoloji şirketi. 40 yılı geride bırakan şirket, Türkiye’de ise 15 yılı aşkın süredir hizmet veriyor.
IFS Türkiye Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ergin Öztürk, IFS’i bir dijital dönüşüm şirketi olarak tanımlıyor ve “IFS olarak 40 yıldır şirketlerin daha çevik, daha verimli, daha kârlı ve hepsinden önemlisi sürdürülebilir olmalarını sağlamak üzere, değişen şartlara ve ihtiyaçlara uygun çözümler geliştiriyoruz. Teknolojiyi, onlara rekabet avantajı sağlayacak modelde sunuyoruz.” diyerek günümüzün en popüler konusu dijital dönüşümün aslında rekabet avantajı olduğuna dikkat çekiyor.
IFS’e göre dijitalleşme; rekabet edebilmenin, hatta rekabette fark yaratabilmenin olmazsa olmazı ve dijital dönüşümün temelinde kurumsal kaynak planlama, yani ERP var.
Dijitalleşme konusunda şirketlere nasıl destek veriyor, neler yapıyorsunuz?
IFS bir dijital dönüşüm şirketi aslında. ERP dijital dönüşümün en temel adımı ve IFS bu alanda 40 yılı aşkın bir süredir dünyanın en büyük şirketlerine hizmet veriyor. Gururla söyleyebilirim, bu alanda farklı endüstrilerde benzersiz deneyimler edindik. Detaylı anlatmak gerekirse, biz işletmelerin verimliliklerini ve kârlılıklarını artırmalarını sağlayan kurumsal uygulamalar (ERP, EAM, FSM) geliştiriyoruz. Uygulamamız IFS Applications; 23 dilde ve 60’ı aşkın ülkede bir milyonun üzerindeki kişi tarafından kullanılıyor. 15 yıldır Türkiye ofisimiz ile Türk şirketlerine hizmet veriyoruz. Küresel pazarlarda edindiğimiz 40 yıllık tecrübemizi Türk şirketlerine aktarıyor, onları dijitalleştirip uluslararası arenada rekabet eden şirketlere dönüştürüyoruz. Bugün itibarıyla hemen hemen tüm sektörlerden 750 şirkete ve 25 binin üzerinde kullanıcıya hizmet verir duruma geldik.
Ürünümüz IFS Applications, temelde bir işletmeyi uçtan uca entegre ediyor. Satış ve pazarlamadan üretime, planlamadan satış sonrası servis hizmetlerine kadar bir şirketteki tüm süreçleri uçtan uca ve tek bir ERP sistemi üzerinde birbirine bağlıyor. IFS Applications, bağımsız araştırma şirketi Gartner tarafından düzenli aralıklarla yayınlanan Magic Quadrant ERP raporlarında, üç yıldır üst üste “dünyanın lider iki ERP uygulamasından biri” olarak gösteriliyor. Yine Gartner tarafından yapılan ERP yazılımları teknoloji karşılaştırmasında birinci sırada yer alıyor. Aynı zamanda ARC Advisory Group’un yaptığı araştırmalarda IFS, 10 yıldır EAM (Kurumsal Varlık Yönetimi) alanında pazar lideri konumunda.
Kurumsal firmalara göre dijital dönüşüm nedir, bu konuda şirketlere neler öneriyorsunuz?
Öncelikle dijital dönüşüm bir amaç olmamalı; şirketler onu rekabet avantajı sağlayan bir araç olarak görmeli. Dijitalleşmeyi doğru şekilde gerçekleştirdiğinizde rekabette avantaj sağlarsınız. Bu adımı yeni pazarlara açılmak ya da yeni alanlarda ürün gamı geliştirmek gibi görebilirsiniz. Dijitalleşme şirketin tüm süreçlerini ilgilendirdiği ve sadece teknolojik bir yazılım ya da araç olmadığı için işin sadece bilgi işlem departmanlarına bırakılması, konuya yeterince önem verilmediğinin bir göstergesi olabiliyor. Zaten IFS’in yaptığı dijital değişim anketi de bu görevin CEO, CFO ve CIO üçlüsü tarafından yönetilmesi gerektiğini bir kez daha ortaya koyuyor. IFS’in geçtiğimiz yıl geniş bir endüstri yelpazesinde, 16 ülkeden 750 profesyonelle gerçekleştirdiği bu anketten ilginç bulduğum diğer sonuçları da sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ankette yöneticilere ilk olarak “Dijital dönüşümün en temel etkileri nedir?” diye soruluyor. Katılımcıların %27’si dijital dönüşümün işletmeler için hayati öneme sahip olan “farklılaşmayı” sağladığını ve böylece onları daha rekabetçi yaptığını söylüyor, %29’u ana faydayı, “inovasyonun hızlandırılması” olarak görürken %28’i dijitalleşmeyi “yeni pazarlarda büyüme fırsatları” olarak değerlendiriyor.
İkinci olarak şirketlere, iç süreçlerinin ne kadar entegre olduğu sorusu yönlendiriliyor. Şirketlerin %13’ü adacık çözümler, yani küçük küçük programlar kullandıklarını söylüyor. Yaklaşık %30’luk kısmı yarı yarıya entegre olmuş durumda, %50’lik kısım ise büyük oranda entegre ama tamamen değil. Katılımcı şirketlerin sadece %7’lik kısmı süreçlerini uçtan uca entegre etmiş durumda. Dikkat ederseniz sadece Türk şirketlerinden bahsetmiyorum, küresel çapta da daha gidilecek çok yol var.
Anketin devamında ise katılımcılara şu soru soruluyor: “Entegre olmamaktan kaynaklanan sorunları en yoğun hangi departmanlar yaşıyor?” Şaşırtıcı gelecek ama ilk sırada finans var. Dolayısıyla para kaybetmek istemiyorsanız bunu entegre edip kontrol altına almak zorundasınız.
Konu çok derin, saatlerce konuşmak mümkün. Ben şu şekilde toparlamak isterim; Dijital dönüşüm bir günlük, altı aylık ya da iki yıllık bir konu değil; yaşayan bir süreçtir. Donanım altyapınız çalışmıyorsa üzerine düzgün bir ERP sistemi kuramazsınız. ERP’niz düzgün çalışıyorsa yavaş yavaş buluta açılayım loT kurayım dersiniz. İyi bir analitik sistem kurarsınız. Büyük veri gibi teknolojileri sağlamlaştırırsınız. Tabii ki üç yıl sonra ne çıkar bilmiyorum ama temel olarak bu hiyerarşi, önümüzdeki yılların da konusu olarak görünüyor.