Bugün, 25 milyonun üzerinde kullanıcı, 10 binin üzerinde şirket, Oracle Cloud’u kullanıyor. Oracle’ın bulut stratejisi bileşenleri; uygulamalar, özel yazılımlar, veritabanı, sanallaştırma, depolama sistemleri, sunucular, işletim sistemleri ile bütünleşik yapısı sayesinde her yerden erişim imkanıyla kullanım kolaylığı sağlıyor ve maliyetleri azaltıyor. Oracle’ın iki CEO’sunda biri olan Mark Hurd, iş dünyasını bulut bilişime iten nedenler arasında küreselleşmeyi, mobil cihazları, büyük veriyi, sosyal ağları sayıyor. 2012’de 9 milyar internete bağlanabilen cihaz sayısı varken, bu sayının 2020 yılında 50 milyara ulaşması bekleniyor. Bu da küreselleşmeye bambaşka bir boyut getiriyor. Diğer yandan şu anda var olan dev veri yığınlarının yüzde 90’ının, özellikle son birkaç yılda oluştuğu belirtiliyor ve yine 2020 yılında verilerin 50 katına çıkacağı öngörülüyor. 6 milyarı aşan mobil cihaz kullanıcı sayısı da yine ciddi miktarda veri oluşturma potansiyeli taşıyor. Büyük veri artı bulut bilişimin önlenemez yükselişi eşittir dijital pazarlamanın gelişimi olarak özetleyebileceğimiz bulut ve dijital pazarlama yakınlaşması önemli bir dijital dönüşümün sinyallerini veriyor.

oracle

Yapay Zekâ (AI), Nesnelerin İnterneti (IoT) ve Blockchain de dahil olmak üzere gelişen teknolojiler, işletmelerin her alanda ve her seviyede iş yapma şekillerini günümüzde daha yeni hayal etmeye başlayabildiğimiz bir biçimde değiştiriyor. Oracle ise bu hayali, farklı bir ekosisteme taşıyor. 

Şule Laleli

Dijital dönüşüm; organizasyon, süreç ve teknoloji dönüşümünün bir arada modellendiği kuruma ve çalışanlara değer katabildiği ölçüde anlamlı ve başarılı. Dönüşümü gerçekleştirebilecek ve teknolojik yetkinliğe sahip işletmeler, dönüşüm kadar dönüşümün temposunun da ne kadar önemli olduğunun farkındalar. Fortune için bir araya geldiğimiz Oracle Türkiye Müşteri Deneyimi Kurumsal İş Uygulamaları Ülke Direktörü Jülide Balkanlı ve Oracle Türkiye ERPM ve HCM Kurumsal İş Uygulamaları Ülke Direktörü Ayşegül Dedeoğlu, işte tam da bu konulardaki mesleki deneyimlerini ve Oracle ekosisteminin tüm kullanıcıları bir adım öteye taşıyacak yenilikçi yolları Fortune ile paylaştılar.

Kariyer sürecinizden bahseder misiniz? Oracle ailesine ne zaman katıldınız?

Jülide Balkanlı: 2013 yılında Oracle’a katıldım ve iki yıl içinde BI (Business Intelligence) işini büyüttüm. Bu süreçte Oracle’ın farklı birimlerinin global düzeyde uyumlu bir biçimde çalışmasını sağlayıp, Oracle çözümlerini çeşitli ülkelerde stratejik olarak konumlandırmaya önem verdim. Ardından CX Enterprise Applications Ülke Müdürü oldum. Türkiye’deki CX ekibini yeni yeteneklerle güçlendirmeye odaklandım. Türkiye’de ilk EC referansını ortaya koydum ve otomotiv ve bankacılık gibi ilave sektörlerle DMP pazarını büyütmeye çalıştım.

Oracle ailesinde görev yaptığınız alanda son iki senede neler değişti? Hangi stratejileri gündeminize aldınız? Öncelikler neler oldu?

J.B: En büyük önceliğin, verinin yönetilebilirliği üzerine olduğunu gördüm. Kurumsal uygulamalar bölümümünde çalışırken de veriyi işleme gücünü gördüm. Veri ne kadar güçlüyse, kurumsalların bu veriden en iyi şekilde verim alma oranları da o kadar yüksek oluyor. Kurumsal uygulamalar tarafı business kuralların tümüyle nasıl işlenmesi gerektiği ve uç kullanıcılarda nasıl fark yaratabileceği konularını öne çıkarıyor. Herkesin bir iş stratejisi var ama bu yöntemleri nasıl farklı kılabiliriz buna odaklanmak önemli. Stratejileri hayata geçirirken de marketing/pazarlama ve satış departmanlarının online dünyada hayata geçireceği veri bütününü iyi işlemeye ve entegrasyonunu iyi yapmaya çalışıyoruz. Bir başka ifadeyle kullanıcının ulaşım alanını basitleştirmeye çalışıyoruz.

Aslında uç kullanıcıya ulaşan bir ekipsek, o uç kullanıcı hakkında bilgiyi artırabilmek, önemli yönlerini keşfedebilmek çok değerli bir veri. Mesela, hiçbir banka benim anne olup olmadığımı, çocuğumun olup olmadığını bilmiyor. Bu bilgilere sahip olarak bankacılık hizmetlerini veriyor olsalardı sanırım büyük fark yaratırlardı bankacılık ekosistemi adına…

Ayşegül Hanım, siz de bize kısaca kendinizden bahseder misiniz? Oracle ailesine ne zaman katıldınız?

Ayşegül Dedeoğlu: ODTÜ İşletme mezunuyum. Kariyerime EY’de danışman olarak başladım. 20 yılı aşkın süredir teknoloji çözümleri alanında çalışıyorum. Oracle’da danışmanlık, çözüm liderliği, satış yöneticiliği gibi farklı görevlerde bulundum ve 20’den fazla ülkenin yer aldığı coğrafyada ürün stratejisi ve pazar geliştirme direktörlüğünde bulundum. Birçok önemli dijital transformasyon projesine destek verdim. Kasım 2017’den bu yana, Oracle Türkiye Kurumsal İş Uygulamaları Ülke Satış Direktörlüğü görevini yürütüyorum.

Bulunduğunuz alanda sizce son iki senede neler değişti? Hangi stratejileri gündeminize aldınız?

A.D: İş uygulamaları tarafında 20 senedir çalışıyorum. Son dönemde benim de gözlemlediğim dönüşüm projelerinde çok büyük farklar olması. ERP tarafında özellikle otomasyon uygulamalar öne çıkıyor. Oracle son yıllarda yaptığı yatırımlarla ERP çözümlerinde dünya çapında pazar lideri konumuna yükseldi. Dünya genelinde farklı sektörlerde altı binden fazla kurum Oracle ERP Cloud çözümlerini kullanıyor. Pazar liderliğimiz hem müşteri memnuniyetimiz ile hem de bağımsız araştırma kuruluşlarının vizyon ve fonksiyonel bütünlük ölçütleri üzerinden ortaya koyduğu araştırma sonuçları ile ortada. Son üç senedir biraz daha dijital transformasyonu konuşur olduk diyebilirim. Geçen sene de bu alanlarda gerçekleşen projeleri gördük. Oracle bu alanlarda çok ciddi büyüdü. Gerek İK gerekse ERP alanında dijital yetkinliklerle fark yaratıyoruz. Oracle, son sekiz yılda dijital dönüşüm sürecini diğer hizmet sağlayıcılardan çok daha önce görüp, yeni nesil teknolojilere, dijital dünyanın gereksinimlerine yatırımlar yaptı. Bunun paralelinde yeni nesil ERP çözümlerimiz tüm bu teknolojilere adapte hale geldi. Bu noktada makine öğrenimi, nesnelerin interneti, blok zinciri ve yapay zeka çözümleri öne çıktı. Bunları sadece birer ‘teknoloji’ olarak değil, farklı iş ihtiyaçlarına için hazır, kullanılabilir modeller haline getirdik.

Son yaptığımız projelerde herkes veriye, istediği herhangi bir noktada ulaşmak istiyor. Mesela, havalanında ya da evinde bu verileri görmek istiyor. oracle, tek bir veri modeli üzerine odaklandığı için bütün verileri sağlayabiliyor. Geçen sene kurumlara, ERP uygulamalarında öngörüler sunduk. Yapay zeka kavramını özellikle İK’da kullandık. Kişilerin geçmişte nerelerde çalıştıklarını öğrenmek ve deneyimleri hakkında bilgi almak üzere kullandık. Geçen sene özellikle kurumlar dijital transformasyonda ciddi yatırımlar yaptı. İK projelerinde ve tedarik zinciri optimizasyonu ve yönetimi konusunda yatırımlar oldu. Bütünleşik bir dijital transformasyonda doğru network’ün yönetilmesi çok önemli. Geçen sene ayrıca farklı alanlarda bulut bilişim çözümleri gerçekleştirdik. Nasıl bir deneyimi yöneteceğiz buna bakmaya çalıştık. Çevik, dinamik bir organizasyon yaratmaya çalışıyoruz.

ERP çözümlerinde ise finans yöneticilerine kararlarında yardımcı olacak, nakit akış pozisyonu yönetimi, ödeme optimizasyonu gibi çözümler de öğrenen algoritmalar ile birlikte sunuyoruz. İK çözümlerinde doğru adayların bulunması, adayların tespit edilmesi, geçmiş performans kayıtları ile aday profillerinin eşlenmesi sistem tarafından tavsiye edilmesi gibi geliştirmeler bugünkü Oracle çözümleri arasında yer alıyor.

Gelişen teknolojiler konusundan biraz da bahsedelim. Bu konuda Oracle hangi iş çözümlerini hayata geçirdi? 

A.D: Özellikle KOBİ’lerden database yani verinin kullanıldığı alanlarda çok fazla geri dönüş alıyoruz. Kurumlar, kullanılan teknolojiyi transformasyonla şirketlerine uyarlayabiliyorlar.Veri, Oracle’ın en iyi anladığı, en güçlü olduğu alan. İşin içine Nesnelerin İnterneti (IoT) ve Büyük Veri girince, zaten sahip olduğu gücü de arkasına alarak, yeni ihtiyaçlar için anlayış geliştirebiliyoruz. İşletmeler, yarının deneyimlerini bugün sunmak için yeni teknolojinin yönlendirdiği daha esnek ve geleceğe hazır yaklaşıma ihtiyaç duyuyorlar. Tüm birimlerin geleceğe

ve ötesine bakarak müşterinin gücünü yakalaması bu yönüyle önemli. Bir de her şey için işin çok başındayız. ‘Bulut bilişim sistemlerine açığız’ diyenlerin oranı çok az. Zamanla bunun gelişeceğini düşünüyoruz. Oracle’ın kendi knowhow bilgisiyle başlattığı teknolojinin sürekliliğini sağlamak en büyük iş stratejimiz diyebilirim.

J.B: Bazı şirketler ‘Bizim teknik ekibimiz var. ERP yazılımını biz kendimiz yaparız’ diyerek yeni teknolojilere karşı bakış açılarını yansıtmışlardı zamanında. Bu projelerin o yüzden seçimi bir sene sürerdi. Yapılan işler nerden baksanız üç seneyi kapsardı. Bugün üç sene boyunca geçerli olabilecek hangi teknoloji var? Eski yöntemlerle yeni teknolojiyi hayata geçiremezsiniz. Hızlı, çevik çözümlere ihtiyaç var. Üstelik sürelerin de kısa olması gerek. Sürüm güncellemelerinin otomatik olması gerek mesela. Tıpkı telefonlara gelen güncellemeler gibi. Bu durum iş uygulamaları için de geçerli. İş uygulamaları işinizi yapmak için tüm paydaşlarınızla aynı veride konuşmanızı gerektirir. Teknolojinin de buna elverişli olması gerek. İkinci olarak da İK açısından işe alım süreçlerinde yeteneği çekmek ve yeteneği kurumda bulundurmak için teknolojiye yatırım yapmak gerek. Oracle olarak bulut teknolojileri konuştuğumuz dönemde de ‘Bize bu konuları açmayın’ diyenler vardı. Şimdi ise ‘Biz açığız ama regülasyonları ne yapacağız?’ kısmını soranlar var.

Dünyadaki genel değişime bakarak teknolojiyle beraber gelecekte neler trend olacak?

J.B: Evet bugün iş çözümlerimizi en çok kullanan sektörlerin başında bankacılık ve finans sektörü geliyor. Ancak onlar da kendi içlerinde farklı tehditler altındalar. Mesela bankacılığı Fin-Tech’ler tehdit ediyor. Sektörel bütünlükleri kırılıyor. Mesela telekomünikasyon sektörü alt yapı sistemleriyle bankacılığı tehdit ediyor. Artık farklı dinamiklerden bahsediyoruz. Farklı bir sektör olarak perakende ve üretim sektörünü örnek verebilirim.

A.D: Sektör tanımları gerçekten de çok değişti. Ortak iletişim platformu ve ortak veriye sahip olmak önemli. Mesela bizim hem startup’ları destekleyen programlarımız hem de büyük kurumlara sunduğumuz teknolojik iş çözümlerimiz var. CRM ve ERP çözümleri gibi…Veri analitiği konusunda başarılıyız. Çağımızın kurumları büyütecek tek gerçeği varsa o da veri. Bankalar şubesiz bankacılığa gidiyor. Öte yandan Amazon.com da değişimi yakalamak üzere farklı dükkanlar açıyor. Ve siz sipariş verdikten sonra gidip, dükkandan satın alıyorsunuz size bu imkanı sunuyor. Omni channel denilen kanalda değil de bunu her platformda deniyor.

Shares: