Dijital dönüşüm son yıllarda artık bir trend olmaktan öte bir zorunluluğa dönüştü. Geçtiğimiz yıl başlayan sıra dışı sürecin de etkisiyle dijital dönüşüme talep artmaya devam ediyor. Endüstrideki uzmanlığı dijital dönüşüm olan Sorgera’nın kurucularından Serpil Mermer, konuya dair sorularımızı yanıtladığı röportajımızı buradan izleyebilirsiniz:

 

1- Öncelikle bizlere kendinizden ve Sorgera’dan bahseder misiniz?

1997 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi İşletme Mühendisliği bölümünden mezun olmamın ardından başlayan 24 yıllık kariyerimin 23 yılını ERP dönüşümü, kurumların dijital dönüşümü ve kaynak planlamalarına yönelik çözümlerin uygulanması ve desteklenmesi konusunda tamamladım. Özellikle, SAP ERP konusunda edindiğim uzmanlık ile SAP’nin iş ortağı olan firmalarda geçmiş yıllarda partner ve yönetim kurulu üyesi pozisyonlarında faaliyet gösterdim. Bugün ise 2020 yılında, yeni bir hikâyeye başladık ve Sorgera’yı kurduk. Sorgera’yı uzun yıllar endüstride elde ettiğimiz deneyimleri, müşterilerimizin daha hızlı sürede ve daha doğru biçimde elde edebilecekleri hazır çözümleri, paket halinde sunduğumuz bir oluşum olarak tanımlayabiliriz. 2020 yılında kurulmuş olmamıza rağmen, Sorgera’nın 20 yılı aşkın kadro deneyimine sahip bir ekiple hareket ediyor olması, endüstride daha en başından yarattığımız bir fark olarak değerlendirilebilir. Sorgera, aslında aynı zamanda finansal ve yasal mevzuatlara uyumlu regülasyonları takip eden, çözümler üreten bir dijital dönüşüm firması.

2- Geride bıraktığımız yıl, eşi benzeri olmayan ve kesinlikle her endüstri için oldukça zorlayıcı bir yıl oldu. Bu yıl içerisinde iş dünyasının trendi olan dijital dönüşüm bir zorunluluğa dönüştü. Geçtiğimiz yılı değerlendirdiğinizde, dijital dönüşüm adına neler söyleyebilirsiniz? Henüz dijital dönüşüm için adım atmamış firmalara ne gibi tavsiyeler verirsiniz?

Gerçekten tüm dünya enteresan bir yıla şahitlik etti. Bir gecede hayatlarımızın bütünüyle değiştiği bu yılda bireysel olarak kendimizi korumak, ailemizi korumak ve işimize devam edebilmek önceliklerimiz haline geldi. Kurumlar olarak sürece baktığımızda ise sırtımızdaki yükün hızlı bir şekilde arttığı ve var olma mücadelesi verdiğimiz bir dönemde olduğumuzu söyleyebiliriz. Dijital bir dönemin başlangıcını yaşadığımız bu süreçte, çocuklarımız online derslere girdi, bizler fiziksel etkinlikler yerine online etkinlikler düzenlemeye başladık. Bu süreçle birlikte bir anda dijital dönüşümün kelime anlamı çok dramatik ve hızlı bir şekilde herkes tarafından anlaşılır hale geldi. Kurumlar açısından süreci değerlendirdiğimizde, bu dijital dünyaya yatırım yapan firmalar ile yapamayan firmalar arasındaki farkları bir örnekle açıklayabiliriz.

Online satış etkinliklerine baktığımızda, bütün mağazalar kapandığı halde, e-ticaret yazılımına yatırım yapan firmalar, satışlarına bu zorlu süreçte devam edebildiler. Hatta birçoğu satışlarını üç, dört kat civarında artırdılar. Kurum içi iletişime, çalışan yönetimine, insan kaynaklarına yatırım yapan işletmeler ise işlerini sürdürmekte hiç zorlanmadılar ve çalışanlarıyla hem iletişimlerini koruyabildiler hem de bütün iş süreçlerini yönetebilir hale geldiler. Dolayısıyla yatırımlarının geri dönüşünü çok hızlı bir şekilde alabildiler. Ya da daha farklı bir bakış açısıyla, stratejik yönetim ve bütçeleme uygulamalarına, tahminleme uygulamalarına yatırım yapan işletmeler, böylesine kritik bir dönemde, finansal durumlarının ne olacağını, hangi alanlarda dar boğaz yaşayacaklarını, nakit durumlarını nasıl yöneteceklerini, bu uygulamalar üzerinden hızlıca tahmin edebilir hale geldiler. Üretim kuşkusuz bu süreç için en zorlu alanların başında geliyordu. Üretim hatlarında, optimizasyon programları ve bunlarla ilgili akıllı yazılımları halihazırda kullanan firmalar, bir anda önlerindeki dönemde üretim yoğunluklarına dair bilgi sahibi olabildiler ya da hatlardaki üretim durdurma kararlarına dair kararları hızlıca verebildiler. Bu örneklerin sayısını artırmak ve fazlasıyla örnek vermek mümkün. Fakat, sonuca odaklanacak olursak, şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; Yazılıma, dijital dönüşüme yatırım yapan firmalar, pandemi döneminde yatırımlarının geri dönüşünü çok hızlı bir şekilde almış oldular.

3- Pandemi sürecinde birçok işletme, iş süreçlerini dijital olarak yürütme noktasında karmaşa yaşadı. Siz Sorgera olarak, müşterilerinize bu süreçte ne gibi avantajlar sağladınız?

Endüstrideki kariyerim boyunca dijital dönüşümü; kurumların kaynak yönetimi, süreçlerin otomasyonu, verimlilik noktaları gibi farklı şekillerde adlandırdık. Biz aslında bugün dijital dönüşüm başlığı altında tüm bunları yapmaya devam ediyoruz. Müşterilerimizin entegre bir şekilde iş süreçlerini yönetebilmeleri, müşterileriyle iletişimlerini rahatlıkla sağlayabilmeleri ve yönetebilmeleri, yasal mevzuatlara uyumluluklarını, uluslararası standartlara uygun raporlamalar yapabilmelerini sağlamak için gereken uygulama, yazılım ve danışmanlık hizmetlerini vermeye devam ediyoruz. Hatta, bu zorlu dönemde müşterilerimizin bir kısmına altyapı hizmeti, bir diğer deyişle veri sağlama merkezi hizmeti sunduk ve başlangıç yatırımlarını kontrol altında tutabilmek için birtakım veri barındırma hizmeti sağladık. Bu sayede, müşterilerimiz, finansal açıdan yatırımlarına yön verebildiler. Kısacası, Sorgera olarak bu süreçte ciddi bir şekilde, müşterilerimizin tüm süreçlerini yönetebilmelerini sağlamak adına, gerekli yazılım ve hizmet desteklerini verdik.

4- Sorgera ekibi olarak, sizler bu süreçle nasıl başa çıktınız?

Bu soruyu iki boyutta yanıtlayabilirim. Biz iş yapış kültürü olarak, zaten dijital bir dünyada yaşadığımız için çalışanlarımız uzaktan çalışmaya alışkın. Tüm ekip farklı lokasyonlarda olsa bile tek bir ekip ruhuyla çalışabilir. Dolayısıyla, kültür anlamında temelde herhangi bir zorluk yaşamadık. Yine altyapı bu konuda kritik bir önem taşıyor. Bu konuda da bir zorluk yaşamadık, çünkü altyapı bizler için herkesin bir bilgisayarının olması gibi temel bir durum. Süreç boyunca bizim tek zorlandığımız konu, satış etkinliklerinin artık yüz yüze yapılamıyor oluşuydu. Özellikle Türkiye’de satış etkinlikleri çoğunlukla yüz yüze yapılır ve müşterilerimizin gözlerinin içine bakarak, iletişimi yönetiriz. Bu duruma benzer şekilde, yine birtakım etkinlikler düzenlerdik. Bu etkinlikler vasıtasıyla her yıl teknolojik gelişmeleri, ürünler hakkındaki yenilikleri, nasıl ihtiyaçların ortaya çıktığını konuşurduk. Şimdi bu toplantılar ve etkinliklerin yüz yüze olma hali ne yazık ki ortadan kalktı. Kuşkusuz bunun herkes için duygusal bir boyutu var. Her ne kadar fiziksel etkinliklerden aldığımız hazzı alamasak da bugünlerde online etkinlikler, webinarlar, web sayfamız üzerinden video tanıtımları ve farklı içeriklerle bu açığı kapatmaya devam ediyoruz.

5- Dijital dönüşüm için adım atmaya karar veren firmalar, 2021 yılında nasıl güçlü bir dijital dönüşüm stratejisi oluşturabilirler?

Dijital strateji, bir yerde hazır olan ve süreç boyunca aynı kalan bir konu değildir. Dijital strateji; sürekli var olan, sürekli gelişen ve çağın gereklerine uyum sağlaması gereken bir konudur. Bana göre dijital, güçlü bir strateji oluşturmanın yolu temel olarak, firmanın ihtiyaçlarını doğru analiz etmesinden geçiyor. Firmalar, kendi öncelikleri, kendi ihtiyaçlarını net bir şekilde ortaya koyabilmeliler. Daha sonrasında ise mevcut yapının ortaya çıkarılması, bir portföy analizi yapılması oldukça önemli bir noktada duruyor. Ardından ise dijital stratejiyi 4 temel başlık altında inceleyebiliriz;

  • Operasyonel Verimlilik

Operasyonel yönetim, yani üretim hatlarımızın optimizasyonundan süreçlerimizin mümkün olduğunca yalınlaşmasına ve mümkün olduğunca otomatik hale gelmesine yönelik bir dijital stratejinin belirlenmesi oldukça kritik bir önem taşıyor. İnsan müdahalesinin minimumda tutulduğu otomatize süreçler hem insanların katma değerini artıran hem de bu tür kritik dönemlerde iş kaybını engelleyen konular arasında yer alıyor.

  • Satış Etkinliklerinin Dijital Olarak Yönetilebilmesi

Daha önceki örneklerde de belirttiğimiz üzere e-ticaret ve online satış etkinliklerini destekleyebilecek eylemlerin gerçekleştirilebildiği yazılımların tespit edilerek, bu yazılımlar üzerinden firmaların satış süreçlerini yönetebilmesi oldukça önemlidir.

Bununla birlikte, aynı zamanda satış sonrası hizmetlerin de kritik bir önem taşıdığının altını çizmemiz gerekiyor. Yaptığımız tüm ticaretlerin iade edilebilir olması, iade süreçlerinin müşteriler üzerinde memnuniyetsizlik yaratmayacak şekilde tasarlanmış olması gerekiyor. Yine garanti ve yedek parça süreçlerinin de online ve müşterinin izleyebileceği şekilde dijital olarak yönetilebilmesi gerekiyor. Satış konusunda diğer önemli konu başlığımız da bayilerimiz. Bayi entegrasyonalarımız, bayilerimizin stok durumlarını izleyebilme ve yine hem bayinin hem de satış personelinin promosyon ve prim yönetiminin sistematik olarak yapılabilmesi, izlenebilmesi ve denetlenebilmesi önemli konu başlıklarımız arasında sayılıyor.

  • Pazarlama

Dijital pazarlama son 10 yıldır hayatımızın bir parçası haline geldi. Bunun faydasını her türlü iş kolunda görüyoruz. Bu konuda sadece ürünün tanıtımı ne yazık ki yeterli olmuyor. Konuların detayına inerek, ürünün içerik pazarlamasının doğru bir şekilde yapılması gerekiyor.

  • Finansal Dönüşüm

Yasal zorunluluklara uyum, finansal çözümlerimizin entegre biçimde yönetilebilmesi, entegre bütçe sistemleri, entegre yönetim sistemleri, stratejik karar ve destek sistemleri işletmeler için strateji noktasında önemli konu başlıkları arasında yer alıyor. Aynı zamanda yasal zorunluluklarımız adı altında, vergi raporlamalarımız, devletle entegre fatura, irsaliye, arşiv gibi uygulamalarımızın devreye alınması gerekiyor. Bunlarda da mümkün olduğunca dönüşüm sağlamak önemli.