IFS’in İnşaat Sektöründen Sorumlu Global Sanayi Direktörü Kenny Ingram, 2016’da sektörü etkileyecek ana trendleri tahmin ediyor.

inşaat sektörü

Beş yıl içinde inşaat sektöründeki mezun sayısında en az %20 artış göreceğiz

Tuğla ve harç, çelik ve eritme kullanarak inşa etmeye devam ederken bir sanayi dalı olarak inşaat sektörünün yıllar içinde çok değişmediği düşünülebilir. Oysa şehirlerin altyapılarını değiştirecek, şehir manzaralarını etkileyecek yeni tasarım ve inşa yöntemlerinin geliştirilebilmesine olanak veren yeni teknolojilerin benimsenmesini sağlayabilecek en yenilikçi sektörlerden biridir inşaat sektörü. Şimdilerde duyduğumuz Bina Bilgi Modellemesi (BIM), Nesnelerin İnterneti (IOT), 3D baskı ve dijitalleşme gibi terimlerin inşaat sektöründe de kullanılmaya başlanması ve bu sektörde de inovasyona odaklanılmasıyla artan sayıda kaliteli mezunun da bu alana ilgi duymasını sağlamaktadır. Yeni nesil konutlaşma ve dijital şehirler oluşturma konusunda bir iz bırakmak isteyen gençlerin de kariyer tercihi bu sektörden yana olmaya başlamıştır.

Diğer bir çok ülke gibi yaşlı bir inşaat işgücüne sahip İngiltere’yi örnek alırsak, %25’i 50 yaşın üzerinde ve %15’i 60 yaşın üzerinde olan bir ülke olması ve önümüzdeki 15 yıl içinde Londra’nın altyapı ve gayrimenkul geliştirme çalışmaları için beklenen yatırımın 620 milyar pound civarında olması gibi şartlar birleştiğinde parlak genç mezunlara ne kadar ihtiyaç olduğu açıkça görülmektedir. GSYİH açısından değerlendirildiğinde dünyanın en büyük ekonomilerinin %6’sından fazlasını mühendislik, inşaat ve altyapı endüstrisinin oluşturmaktadır, dolayısıyla gençler tarafından da büyük bir kariyer fırsatı olarak hafife alınmamalıdır. Öyle ki, havaalanları, yüksek hızlı demiryolları, okyanus altında tüneller ve spor stadyumları gibi oldukça etkileyici yapıların geliştirilmesinde rol alma fırsatları mevcuttur. Gençlere bu tarz çalışmaların içinde yer almanın ve tamamlandığında gösterdikleri çabanın da ödüllendiriliyor olduğunu göstermek gerekmektedir.

20 yıl içinde tüm binaların yüzde 50’si 3D baskı teknolojisini kullanacak

Dünya üzerinde tahmin edilen konut sıkıntısı ve nüfuslardaki büyük artışlar ile konut inşaatlarına yeni yaklaşımlarda teknolojinin rolü büyüktür. 3D baskı gibi teknolojileri kullanarak, konutlar düşük maliyetlerle inşa edilebilir, bu da bize geleneksel yapı uygulamalarıyla konut sorununun çözülemeyeceğini göstermektedir. Tek bir hamleyle yapı maliyeti düşürülebilir ve konut inşa süresi kısaltılabilir.

Örneğin, Çin’de 24 saat içinde 3D baskı ile 10 adet bina üretildi. Bu üretim oranı ile bu teknolojinin konut sıkıntısı ve artan nüfus üzerinde olabilir etkisini göz ardı etmek imkânsız. Teknolojinin diğer alanları, spesifik olmak gerekirse BIM ile 3D baskı teknolojisinin inşaat sektöründe kullanımı artırılabilir. BIM, CAD-odaklı, 3D modelleme ile varlıkları 3 boyutlu görselleştirebileceğiniz bir teknolojidir.  İnşaat sektöründe çalışan bir çok kişi BIM’i projeleri daha hızlı teslim etmek ve maliyetleri düşürmek için bir yol olarak görür ki, 3D baskı teknolojisinde de beklentiler hemen hemen aynıdır.  Burada önemli olan 3D baskıda olduğu gibi BIM’in de özellikleri gösterilerek inşaat sektörünün bu teknolojileri kullanmaya başlaması teşvik edilmelidir.

Evden çalışma oranı önümüzdeki 10 sene içinde en az yüzde 100 artarken, önümüzdeki 20 sene içinde yüzde 300 artacak

Dünya üzerindeki tüm büyük şehirlerde, şehir dışında veya şehir merkezine uzak yaşayan birçok insan vardır ve metropole çalışmak için gidip gelirken saatler harcarlar. Bu durum her zaman sürdürülebilir veya sağlıklı olmayabilir. İnşaat sektörüne daha fazla genç, özellikle de kaliteli mezunlar girdikçe evden çalışma veya esnek çalışma yöntemlerine doğru artan bir trend göreceğiz. Bu durumun şehir dışında altyapı ihtiyacına da doğrudan etkisi olacaktır, örneğin daha fazla hastane, okul, su ve elektrik kaynakları gibi.
İşyerlerinde mobilite arttıkça şehir dışında konut ihtiyacı da artacaktır. Buna karşılık da şehir ve banliyölerin de yapısı değişecektir.Nüfus artışı ve değişen çalışma modelleri sebebiyle de bu değişimi destekleyen teknoloji ihtiyacını da beraberinde getirecektir. Örneğin; Skype, uzaktan çalışanlar için video konferans yöntemiyle toplantı yapmayı olanaklı kılmıştır. Önümüzdeki birkaç yıl içinde evden çalışmayı ve mobil çalışma yöntemlerini destekleyen birçok inovasyon göreceğiz. Yeni nesil yöneticiler teknoloji tüm hayatlarına entegre bir şekilde yetişeceklerinden çalışma ortamlarını da bir nesil üstlerine göre daha farklı bir ışık altında göreceklerdir.